28 Ocak 2015 Çarşamba 10:00 |
|
Türkiye’ de Atlı Okçuluk 2008’ de Kâğıthane Şenliklerinde atılan “ÜÇ-OK” la başlar… Sivas Cirit Kulübü Başkanı Sami GENEL, Hilmi ARIÇ ve Mustafa YAZICI… İstanbul’ a geliyor ve Kâğıthane’ de at üzerinde ÜÇ OK atıyorlar… İşte binlerce yıllık bir tarihi geçmişi olan ve Türkleri en iyi temsil eden ama 150–200 yıldır derin bir gaflet uykusunda olan Türk Atlı Okçuluğu 2008’ deki üç “DELİ” cengâverin, serdengeçtinin üç oku ile tekrar şahlanıyor… Tabi evveliyatı da var bu işin… Kısaca evveliyatından bahsetmezsek haksızlık etmiş oluruz… Türk Yaya Okçuluğu ya da Geleneksel Türk Okçuluğu ya da Türk-Osmanlı Okçuluğu… adına ne derseniz deyin, 2004 Yılında, Murat ÖZVERİ, Cem DÖNMEZ, Metin ATEŞ ve Cemal HÜNAL’ la başlıyor. Yani ilk kıvılcım 2004’ de çakılıyor. Ama henüz Atlı Okçuluk yok… Sadece Yaya Okçuluk araştırılıyor ve böylece Kemankeş Okçuluk Gurubu kuruluyor… Bu arada Cemal HÜNAL bireysel olarak at biniyor ve at üzerinde ok atmaya başlıyor… Ve Kâğıthane… Yıllardır Erzincan Cirit Kulübü olarak Kâğıthane Şenliklerine katılan Sami GENEL 2008’ de bu sefer Sivas Cirit Kulübü Kurucu Başkanı sıfatıyla ve Atlı Okçu kimliği ile Kağıthane Şenliklerine iştirak ediyor… Ve 2008’ de iki arkadaşıyla attıkları “ÜÇ OK” Türkiye’ de Atlı Okçuluğun fitilini ateşliyor…
İlk Atlı Okçuluk Kulübü 2009 Yılında Sami GENEL tarafından Kayseri’ de kuruluyor… Hemen ardından Cemal HÜNAL İstanbul Atlı Okçuluk Kulübünü faaliyete geçiriyor… Peşinden İrfan GÜRDAL Ankara Atlı Okçuluk Kulübünü Kuruyor… Atlı Okçuluk Kulüpleri ardı ardına kurulmaya devam ediyor. Tokat’ ta Metin AKSOY, İstanbul’ da Alp KAYSERİLİ, Eskişehir’ de İlhan GENCER, Balıkesir’ de Ertan ERKEKOĞLU. Çığ gibi büyüyor… Minik bir kartopunun kocaman bir çığla buluşması gibi… Küçük bir kıvılcımın büyük bir yangına dönüşmesi gibi… Uyuyan dev uyanıyor… Tarih yeniden canlanıyor… Tarihi bir sorumluluk ecdada duyulan vefa… Yüzyıllardır unutulan, terkedilen ve adeta yok sayılan bir tarih bir kültür yeniden canlanıyor, canlandırılıyor… At olmasaydı, ok olmasaydı acaba biz burada olabilir miydik. Hatta “ZAHMA” Türkler tarafından icat edilmemiş olsaydı Türkler Anadolu’yu yurt edinebilir miydi?
Atlı Okçular olmasaydı Malazgirt’ te Alparslan 40 bin kişilik ordusuyla Bizans’ ın en modern 200 bin kişilik ordusunu yenebilir miydi… Atilla bütün Avrupa’ yı ele geçirebilir miydi?... Atlı Okçuluk, At ve Ok Dünya Tarihinde özellikle Türk Tarihinde belirleyicidir… Türkleri en iyi anlatan, geriye dönüp ok atan atlı okçu figürüdür… Türkler,tarih boyunca at üzerinde her yöne ok atmalarıyla ünlenmiştir. Binlerce yıl önce bir Çin ordu komutanının Çin hükümdarına yazdığı mektupta anlatıldığı gibi, Türkler savaşta geri çekilirken bile at üzerinde geriye doğru ok atarak düşmana büyük kayıplar verdirmektedir… Bu bizim tarihimiz, kültürümüz. At bizim parçamız, canımız, hayat arkadaşımız… Ama çok eksiğimiz var…Western eyerine binip Osmanlı yayıyla ok atamazsınız. Fransız süvari çizmesiyle bir Türk gibi at binemezsiniz.
Eğer kültürümüzü yaşatacaksak; o zaman geleneksel, tarihi ve kültürel motiflerimize de bağlı olmalıyız… Bunu yabancılardan bekleyemeyiz… Çok umutluyuz… Anadolu’nun dört bir yanında büyük bir coşkuyla kurulan kulüplerimiz ve yeniden ŞAHLANAN at sevgisi ve sevdası ümitlerimizi haklı çıkarıyor… 16-17 Ağustos 2014 tarihinde Biga’da yaptığımız Okçuluk etkinliklerine 21 ülkeden 130 yabancı sporcu,ülkemizin 30 kulübünden 400’ün üzerinde Türk sporcu katılmıştır.On yıl önce ülkemizde ok atan sayısı iki elin parmaklarını geçemezken, şimdi gelinen nokta göz kamaştırıcı ve ümit vericidir.Türk Okçuluğunun tarihimizdeki görkemli tahtına oturacağı günleri bekliyoruz. Ok yaydan çıktı bir kere… “İyi adamlar iyi atlara bindileeer ve geldiler…” denecek günler yakındır…23.12.2014 Fatih GENEL | ||||||
| ||||||
Okunma Sayısı
: 16702
| ||||||
|