21 Ekim 2015 Çarşamba 15:00 |
|
ARI’ NIN GİZEMİ Üniversite’ye gittiğim yıllarda, yaz aylarında Erzincan’da abimin arılarına ben bakardım.Yüz kovanımız vardı ve ben Munzur Dağının binbir çiçekli yaylalarında traktör kasasına özel olarak yaptırdığımız karavanda kalır, arılarla ilgilenirdim. Geceleri bol bol arıcılıkla ilgili kitapları okur, gündüzleri de öğrendiklerimi arılar üzerinde uygulardım. Bal arısının ömrünün sadece kırkbeş gün olduğunu ilk okuduğumda çok şaşırmıştım. Sadece kırkbeş gün. Arı,bu kısacık yaşamında binlerce kilometre yol yapıyor, milyonlarca çiçeği ziyaret ediyor.Bir taraftan bitkilerdeki tozlaşmayı yani üremeyi sağlıyor, diğer taraftan da inanılmaz ürünler üretiyor. Bir bal arısının yaptığı bal sadece birkaç gram. Bize göre az gibi görünse de arının cüssesine ve ürünün kalitesine baktığınızda yapılan işin önemi ve büyüklüğü daha iyi anlaşılıyor. Bir işçi arının ömrünün kırkbeş gün olmasına karşılık ana arının ömrünün 4-5 yıl olduğunu öğrendiğimde çok daha fazla şaşırmış, hayretler içerisinde kalkmıştım. Kovanda üç çeşit arı vardır. Ana arı, erkek arı ve işçi arı. Her kovanda sadece bir tane “ana arı” bulunur. Erkek arının sayısı, kovana göre değişmekle birlikte çok sınırlıdır. Diğer arı cinsi ise kovana nüfus bakımından hakim olan ortalıkta sık sık gördüğümüz ve bildiğimiz “işçi arı”dır. İşçi arılar dişidir. İşin ilginç yanı larva döneminde işçi arı ile ana arı tamamen aynıdır. Peki ana arı nasıl ortaya çıkıyor? Dişi bir larvayı özel bakıma ve özel beslemeye tabi tutarsanız yani sadece arı sütü ile beslerseniz bu larva onaltı gün sonra ana arı olacaktır. Aynı larvayı arı sütü yerine ağırlıklı olarak bal ve polenle beslerseniz bu larva yirmibir günde işçi arı olarak göreve başlayacaktır. Yani burada mucize arı sütünde gizli. Dünyada arı sütünden daha etkili, daha faydalı mucizevî bir sıvı olduğunu sanmıyorum. Gizemlerle dolu arı sütü ile beslenen ana arı; günde kendi ağırlığının iki katı yumurta üretmekte, diğer işçi arıların kısa ömrüne mukabil ana arı dört-beş yıl yaşamakta, kuluçkadan sadece onaltı günde çıkmakta ve fiziksel olarak işçi arıdan çok daha büyük bir yapıya sahip olmaktadır. Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim bir sureye “Nahl” yani arı ismini koymuş ve “Senin Rabbin arıya vahyetti” buyurmuş. Aynı surenin 69. ayetinde ise “Arının batınından farklı renklerde sıvılar çıkar… İşte onda insanlar için şifa vardır” buyrulmuştur. Arı birçok şey üretiyor aslında. Biz sadece balı biliyoruz. Halbuki balın yanında arı sütü, polen, propolis, arı zehri ve bal mumu da üretir. Arının ürettiği bu sıvıların hepsi farklı renklerde. Balların renkleri de çok farklı ve hepsi de çok şifalı. Arının ürettiği en ucuz şey baldır, onun da yüzlerce derde deva olduğunu tıp bilimi kanıtlamış. Propolis’ in çok etkili bir antioksidan olduğu, arı sütünün mucizevi bir iksir olduğu, polende adını hiç duymadığımız vitaminlerin bulunduğu, arı zehrinin sayısız faydalarının olduğu bilimsel bir gerçek .
Doğadaki her şey gibi arının da her tarafı mucizelerle dolu. Erkek arının babasının olmadığını biliyor muydunuz? Ana arı bir kez çiftleşir, ömrü boyunca ve günde yaklaşık iki bin yumurta üretir. Bu yumurtalardan bazıları döllenmemiştir. İşte döllenmemiş bu yumurtalar erkek arı olur. Yani erkek arının babası yok! Arı dünyasına girdiğinizde başınız dönüyor. Ünlem işaretini kaybetmeyenler için arının her şeyi bir bilmecedir. Balmumunun kendisi harika bir madde olmakla birlikte, bal peteklerinin altıgen olarak inşaası da ayrı bir mimari sanat şaheseridir.
Arıların oğul vermeleri de esrarengiz bir muamma. Arılar neden oğul verir, nasıl ve kim karar verir. İnanılmaz ince hesaplarla dolu. Arıların yön bulma yöntemleri yüzyıllardır aydınlatılamamış bir sır. İnce matematiksel hesaplar, dâhiyane fizik kuralları ile dolu. Arılar, dünyadaki yaşamın da olmazsa olmazıdır. Bir an için arıların tamamının yok olduğunu varsayalım. O zaman bitkiler büyük ölçüde tozlaşmadan mahrum kalacağından dünyadaki bitkilerin yaşamı tehlikeye girecek ve hızla tükenmeye doğru gidecektir. Bitkisiz, çiçeksiz, sebze ve meyvesiz bir dünyada açlık baş gösterecek ve kirlenen havayı filtre edecek yeterli bitki de olmayacağı için yaşam imkânsız hale gelecektir. Yani doğadaki yaşamın gizi de arıların yaşamasına bağlı. Amaç; şu gök kubbe altında hoş bir sada bırakmaksa, arılar gibi çalışıp kısa zaman süreçlerinde bile ölümsüz eserler yapmak mümkündür. Kısa ömürlerine büyük eseleri sığdıra bilmiş insanlığın ortak değeri yüce şahsiyetleri minnetle anıyorum.
Fatih GENEL
| ||||||
Okunma Sayısı
: 14756
| ||||||
|