24 Ocak 2015 Cumartesi 13:00 |
|
Babam, Kafkas Kartalı İmam Şamil’in yaşadığı, Kafdağı’nın ardındaki o esrarengiz coğrafyanın tipik karakterini taşıyordu. Ela gözlü, uzun boylu, açık tenli ve kumral saçlıydı. Başından kuzu tüyü kalpağını hiç eksik etmezdi. Annem gibi babam da Kafkasların “Kabarday” boyundandı. Az konuşur çok dinlerdi. O kadar dikkatli ve ilgili dinlerdi ki en zıt fikirleri anlatanlar bile onun ikna olduğunu, anlatılanları kabul ettiğini zannederdi. Karşıdaki konuşurken onu dinliyormuş gibi yapıp ona içinden cevap hazırlamaya çalışmazdı. Kabul etmediği bir fikre hangi ortamda olursa olsun karşı çıkmaktan asla çekinmezdi. Hayatımda babamın boş, manasız bir sözünü duymamıştım. Az yemek yerdi, tam doymadan sofradan kalkardı. “Ben hayatımın hiçbir döneminde, hiçbir düğünde veya davette tıka basa yemek yediğimi hatırlamıyorum” derdi. Babam yaşlı olduğu için yazları köyde kalır, kışları da görev yaptığım ilçede benim evimde kalarak bizi şereflendirirdi. Kaymakamlık görevine yeni başlamıştım. Bir gün akşam yemeğini yemiş, yemekten sonra; annem, babam, eşim ve çocuklarımla çay içiyorduk. Babam beni çağırdı ve yanındaki koltuğa oturmamı istedi. Önemli konularda böyle yapardı. Aklıma gelmişken söyleyeyim tarzında değil, anlatacaklarını bir tören edasıyla söylerdi. Ben oturdum ve “buyur babacığım” dedim. Babam çayından bir yudum aldı ve; “Ey Oğul” dedi ve sözlerine devam etti: “Ey Oğul! Ben senin resmi yönetim işlerine karışmam. Zaten onlardan çok ta anlamam. Ancak şuna karışırım. Görevini ifa ederken bilerek adaletsizlik ve haksızlık yapma. Haklıya hakkını vermekten, suçluyu cezalandırmaktan çekinme. Sana zarar geleceğini yüzde yüz bilsen bile haktan, adaletten ve doğru olanı yapmaktan çekinme. Görünüşte zarar görsen bile hakikatte şerefli olan sen olacaksın. Bana zarar gelir düşüncesiyle doğru olanı yapmaktan çekinirsen, adaletten ayrılıp haksızlık yaparsan, kısa vadede kazanıyor gibi görünsen bile uzun vadede zarar gören sen olacaksın ve öbür dünyaya kalmadan daha bu dünyada karşılığını göreceksin. Unutma ki, doğruluktan, haktan ve adaletten ayrılmayanlar halkın ve HAKK’ın nazarında her zaman itibarlı olmuştur.” Tüylerim diken diken olmuştu. Ne kadar isabetli bir nasihatti. Seksenbir yaşında ilk okul mezunu,çiftçilikle uğraşan bir baba, bundan daha etkili nasıl bir öğüt verebilirdi. Etliye sütlüye karışmamamı, maaşımı alıp işime devam etmemi söyleyebilirdi. Ama öyle yapmadı. Çünkü, babam bir alim değildi belki ama o bir ak sakallı arifti. O, Anadolu insanının ferasetini temsil ediyordu. Baba nasihati benim için, Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye nasihati kadar değerli ve etkiliydi. Fatih GENEL | ||||||
Okunma Sayısı
: 15512
| ||||||
|