26 Mart 2015 Perşembe 16:00 |
|
EĞİTİM VERİYORMUŞ GİBİ YAPMAK Ülkemizin bir bölümünün, toplumun belirli bir kesiminin, sosyo-ekonomik olarak geride olan nüfusun bir kısmının okumasını, meslek edinmesini, devlet yönetiminin ve siyasal sistemin içinde yer almasını istemiyorsanız ne yaparsınız? Hedef kitlenin eğitiminin temelini çürük atın, amacınıza ulaşırsınız. Bugün ülkemizde ilköğretim sisteminde” birleştirilmiş” sınıf diye bir uygulama var. Bu uygulamaya göre ilk öğretim 1.2.ve 3. sınıfa giden öğrenci sayısı 10 kişiden fazla ise o köye bir öğretmen veriliyor ve üç sınıf bir arada tek öğretmenden ders almaya başlıyor. Atanan öğretmen de genellikle “vekil öğretmen” oluyor ve çoğunlukla da bu öğretmen sınıf öğretmeni olmuyor.Resim ,beden eğitimi veya müzik öğretmeni oluyor.Bir resim öğretmeni kendi branşında ne kadar başarılı olursa olsun, sınıf öğretmenliğinde başarılı olamaz.Hele üç sınıfa aynı anda ders veriyorsa başarı şansı sıfırdır. Hatta branşı sınıf öğretmenliği bile olsa bir öğretmen üç sınıfa birden ders verip öğrencilerini diğer okulların öğrencilerinin seviyesinde eğitmesi mümkün değildir. 1.2. ve 3. sınıfları küçük bir köyde küçük bir sınıfta birlikte okuyan daha doğrusu okuyormuş gibi yapan minicik evlatlarımız, 4. sınıfta taşıma kapsamına alınıyor, ildeki veya ilçedeki büyük bir okulda eğitime devam etmeye çalışıyor. Temeli zayıf olan bu öğrencilerimiz yeni okulları ne kadar güzel olursa olsun oraya adapte olmakta zorlanıyor. Hatta okul kalitesi arttıkça aradaki uçurum derinleştiğinden uyumsuzluk sorunu da o kadar fazla oluyor. Daha okuma ve yazmayı bile tam sökemeden iyi bir okulda 4. sınıf eğitimine başlayan pırıl pırıl,zeki çocuklarımız zar zor 8.sınıfı bitiriyor ve eğitim hayatı da böylece sona ermiş oluyor.
Köyüne dönen bu çocuklarımız köyündeki yaşam tarzına kaldığı yerden devam ediyor. Bu sistemi kuranların iyi niyetli olduklarından şüphe yoktur. Ama cehennemin iyi niyet taşlarıyla örülü olduğu da bir gerçektir. Toplumun belli bir kesimini okutmamak için bundan daha etkili bir yöntem düşünemiyorum. Ben bu uygulamaya okutuyormuş gibi yapıp okutmamanın en etkili yöntemi nazarı yla bakıyorum. Ülkemizin en batısında Balıkesir’in ,Çanakkale’nin, İzmir’in küçük bir köyünde dünyaya gelen Ali’ler,Ahmet’ler ,Ayşe’ler,Fatma’lar bu sistemin kurbanlarıdır.Yıllardır okuyormuş gibi yaptılar ve okuyamadılar.İçlerinde kim bilir ne müzisyenler,ne ressamlar, ne bürokratlar ve siyasetçiler vardı.Onları okutamadık,keşfedemedik.Keşfedilmeden köylerinde geleneksel yaşamlarıyla ve koyunlarıyla baş başa bıraktık. Bazı köylerden bu güne kadar hiç doktor , polis, öğretmen çıkmamış hatta herhangi bir memuriyet işine giren olmamış. Bu uygulamaya bir son verebiliriz nasıl mı? Çok kolay. Öğrenci sayısı ne olursa olsun merkezi okullara taşıyabiliriz. Veya ilçelere ve bazı beldelere devlet yurtları yaparak bu çocukları buralarda barındırabiliriz. Elbette bunun bir maliyeti olacak. Ancak; insana yapılan yatırımın aslında ülkemizin istikbaline ve istiklaline yapılan bir yatırım olduğu da unutulmamalıdır. Kendisine bir harf öğretene 40 yıl köle olmayı şeref sayan bu millet, eğitim ve öğretimi eşit, adil ve kaliteli alma hakkına sahiptir.
| ||||||
Okunma Sayısı
: 14913
| ||||||
|