KIYMETLİ BÜYÜĞÜMÜZ H. İBRAHİM BODUR’A ŞİFA DİLEKLERİMİZLE SELAM VE SAYGILARIMIZI SUNUYORUZ

İBRAHİM BODUR

"Kalebodur, Seramik budur ..." Çocukluğumda, siyah-beyaz televizyon ekranlarından aklımda kalan bir reklam filmi... Aklımıza, beynimize ruhumuza kazınmıştı. Seramik Lafzını her duyduğumda bu slogan aklıma gelirdi... " Kalebodur, Seramik budur..." Dilimize pelesenk olmuştu.

Yıllar sonra Çan'da Seramik Fabrikalarında onu ilk kez görecektim. Çocukluğumun anılarını süsleyen o reklam filminin kahramanıyla karşılaşacaktım. Heyecan vericiydi....

1950'lerde Çan küçük mütevazı bir köy... Rahmetli Menderes temeline ilk harcı koyuyor ve taşrada sanayinin öncüsü bacalar tütmeye başlıyor... Büyüyor ve dünyanın en büyük seramik fabrikası ortaya çıkıyor...

Ticaret bireyleri sanayi toplumları kalkındırır, felsefesiyle hareket eden İbrahim Bodur, büyük bir sanayici... Cesur bir girişimci... O bir filozof... Anadolu'nun bağrından çıkmış, milletinin değerlerine inançlarına bağlı yiğit bir adam... Diğer taraftan dünyadaki gelişmeleri yakından takip eden bir reformist...

O bir hayırsever... Halil İbrahim gibi... Sofrasını paylaşmak en büyük zevki... Her Ramazan ayında gelenekselleşen iftar ikramlarını görenler ; on binleri aşkın misafirin hiçbir aksaklık yaşanmadan ağırlanması karşısında şaşkınlıklarını gizleyemeden " bu bir imparatorluk" demekten kendilerini alıkoyamazlar.

O bir sanatkar... Projeleri bizzat takip eden ve tasarlayan büyük bir usta...

O bir sanatçı ve bestekar...

Sözün özü adam gibi bir adam...

Seramik fabrikasının misafirhanesinde karşılamıştı bizi... 80 yaşında, takım elbiseli, ceketi ilikli ve ayakta... Tam bir tevazu abidesi...

Çay-kahve ikram edilirken İbrahim Bey'in asistanı " Kaymakam Bey at biniyor, Eski Türklerde olduğu gibi at üzerinde ok atıyor ." diye beni takdim etmişti...

Çok hoşuna gitmişti İbrahim Bey'in. Bir Kaymakam at biniyor ve ok atıyor ?.. Çok takdir etmişti ve yapılan bu işin çok önemli olduğunu izah ediyordu... Bir saate yakın konunun ehemmiyeti üzerinde durmuştu... Aylar sonra Biga’da İÇDAŞ ana sponsorluğunda yapacağımız Uluslararası Okçuluk Müsabaka ve Şenlikleri’ne davet etmiştim; zevkle katılacağını ifade etmişti.

Çok yoğun olmasına rağmen özel helikopteriyle İstanbul'dan sırf iki-üç saatliğine şenliklerimize teşrif etmiş ve geri dönmüştü. Maddi ve manevi desteklerine teşekkür mahiyetinde bir teşekkür yazısı ile ok ve yay takımı hediye etmiştik kendisine ...

Birkaç gün sonra aldığım ve adeta kıymetli torunu İbrahim Bodur Okyay'a bir vasiyetname biçimindeki mektup beni çok etkilemişti...

Mektupta şöyle diyordu;

“

Sayın Fatih Bey,

Biga ilçenizde gerçekleştirmiş olduğunuz “Biga Sancakbeyi Osman Bey Uluslararası Geleneksel Okçuluk" müsabakalarına ve şenliklerine vaki davetiniz dolayısıyla bizleri ve torunum İbrahim Bodur Okyay’ı çok memnun ve mutlu ettiniz.

Biga’da ilk defa tertip edilen, milli ve geleneksel okçuluk müsabakaları fevkalade anlamlı ve başarılı olmuştur. Sizleri ve katılımcıları gönülden kutluyorum ve bu müsabakaların devamını niyaz ediyorum.

Göndermiş olduğunuz teşekkür belgesini memnuniyetle aldım. Bu belgeyi çerçevelettirerek, torunum İbrahim Bodur Okyay’a, bu gibi milli ve geleneksel aktivitelerin himayesi ve takibi dileğiyle hediye ediyorum. Torunumun odasına hediye ettiğiniz yay ile birlikte bu belgeyi asıyoruz.

Ben ve babası, damadım Osman Okyay teşekkürlerimizle birlikte hayırlı bayramlar diler, sevgi ve saygılarımızı sunarız. ( 4 Kasım 2011)

Dr.H.İbrahim Bodur

Kale Grubu Onursal Başkanı ve

Kurucu Murahhas Azası

”

Mektup çok anlamlıydı. Henüz 7-8 yaşındaki biricik torunu İbrahim’e “ bu gibi milli ve geleneksel aktivitelerin HİMAYESİ ve TAKİBİ “ dileğinde bulunuyordu…

Çanakkale’de ve Ülkemizin dört bir yanında yapılan birçok sosyal sorumluluk projesine desteklerini esirgemeyen kıymetli büyüğümüz Sayın Dr. H. İbrahim Bodur’a ve ailesine sağlık, esenlik ve başarılar diliyorum.

Fatih GENEL